Türkiye’nin en köklü koleksiyonerlerinden Yunus Büyükkuşoğlu ilk sanat eserini 16 yaşında almış.
05 Aralık 2015
Türkiye’nin en köklü koleksiyonerlerinden Yunus Büyükkuşoğlu ilk sanat eserini 16 yaşında almış. Klasik, modern ve çağdaş sanat eserlerinden, antika parçalardan oluşan geniş koleksiyonlarını gizli depolarda saklamak yerine, Gebze’deki fabrikalarında ve Bodrum’daki Casa dell’Arte otelinde sergileyen aile, sanatçılarla yakın dostluklarını sürdürerek sanatı bir koleksiyonerdan öte “hami” derecesinde destekleyen programlar yürütüyor. Son yıllarda koleksiyoner sayısı hızla artan sanat piyasasının en eskilerinden Yunus Büyükkuşoğlu, hem varolan hem de yeni başlayan koleksiyonerler için deneyimleriyle çok kıymetli bir kaynak teşkil ediyor. Bu dinamik ve kapsamlı koleksiyonun serüvenini ve bir koleksiyoner ruhunun nasıl korunduğunu kendisinden dinledik.
16 yaşındayken harçlığımı babamın yanında çalışarak çıkartıyordum. Sirkeci Hüdavendigar Caddesi’nde bir yedek parça dükkanımız vardı. Caddedeki çerçeveci dükkanları akademi öğrencilerine resim ısmarlar, vitrinlerinde sergilerlerdi. Boş zamanlarımda Sirkeci`deki iş hanlarının onar metrekarelik odalarında çalışan bu genç ressamları izlemek bana büyük keyif verirdi ve harçlıklarımı biriktirerek beğendiğim tabloları satın alırdım. İlk resmimi aldığımda 17 yaşındaydım, Servet adlı bir ressama ait fırtınada bir gemi tablosuydu. Bu resmi alabilmek içi tam altı ay para biriktirmiştim. Şu anda hala salonumda asılı durur ve benim için çok kıymetli bir resimdir.
Rahmetli eşim sanatla çok ilgiliydi ve seneler boyunca resim, heykel ve antika objeler alarak koleksiyonumuzu birlikte oluşturduk. Şimdi koleksiyonun yönünü kızlarımla belirliyoruz. Küçük kızım Gamze sanat eğitimi aldı; hem pratik olarak bu işle uğraşıyor, hem de genç bir ekiple The Art Department by CDA adı altında genç sanatçılara konaklamalı misafir sanatçı ve eğitim programları düzenliyor. Benim sanata ilgim aileme ve arkadaşlarıma da sirayet etti. Şu an kardeşlerimin ve bizden sonra sanat eseri almaya başlayan birçok arkadaşımın hatırı sayılır koleksiyonları var.
Sanat eseri alımı konusunda belli başlı kriterler olması gerektiğini düşünmüyorum, bu işin daha çok organik ve içgüdüsel ilerlemesi bana daha heyecan verici geliyor. Eserle bir ilişki kurmanın çok daha önemli olduğunu düşünüyorum.
Açıkçası benim için işin duygusal kısmı hep daha ağır bastı. Senelerce çarşamba günlerimi sanatçı atölyesi ziyaretlerine ayırdım ve birçok sanatçıyla arkadaşlıklar kurdum. Tanıdığım, çalışırken izlemekten keyif aldığım ve kendimi kişisel olarak yakın hissettiğim sanatçıların resimlerini aldım. Tabii ki danıştığım kıymetli arkadaşlarım vardı ama bir danışmanla çalışmak veya koleksiyonu zoraki bir kalıba sokma fikri bana hiçbir zaman sıcak gelmedi. Sanat eseri alımı konusunda belli başlı kriterler olması gerektiğini düşünmüyorum, bu işin daha çok organik ve içgüdüsel ilerlemesi bana daha heyecan verici geliyor. Eserle bir ilişki kurmanın çok daha önemli olduğunu düşünüyorum. Belli kalıplara uyarak almak bizim uyguladığımız bir yöntem değil ama tabii ki beğendiğimiz bir resmi almadan bir ön araştırma yapıyoruz, sanatçının gittiği okullar, sergi geçmişi, çalıştığı galeriler, daha önce satılmış eserlerini ve resmin nereden geldiğini araştırmak önemli... Fakat daha önce de belirttiğim gibi bizim için eser alımında birincil faktörler bunlar değil.
Koleksiyonumuzu paylaşmak bizim için en başından beri çok önemli. İlk yaptığımız fabrikanın yemekhanesinde eserlerimizi sergilemeye başladığımızda çok tepki almıştık. Fabrika bulunduğu bölge itibariyle tehlikeli bir alandaydı ve insanlar buraya eser asmanın delilik olduğunu ve eserlerin vandalizme kurban gideceğini düşünüyorlardı. Aynı tepkileri 2007 yılında Bodrum'daki otelimiz Casa dell'Arte'yi açtığımızda da aldık. Bu kadar kıymetli eserleri bir otelin tuvaletleri dahil her alanında sergilememiz garipsendi, ama bu eleştirilere hiç kulak asmadık. Fabrika çalışanlarımız ve otel müşterilerimiz bu eserlere bizden fazla kıymet verdiler. Şu an halen aldığımız eserler fabrikalarımızda ve Bodrum'daki otelimiz Casa dell'Arte'de sürekli sergileniyor.
Sergilenmeyen eserlerimizi saklamak için Gebze Farplas fabrika binamızda bulunan geniş endüstriyel bir mekan sanat alanına dönüştürüldü. Bu mekanın bir kısmını koleksiyonumuza ev sahipliği yapması için tasarlanmış depo alanı, diğer kısmını ise projelerimizi gerçekleştirebileceğimiz bir sergileme alanı olarak kullanıyoruz. Olabildiğince eseri sergilemeye özen gösteriyoruz. Dönüşümlü olarak fabrika, otel ve Beyoğlu ofisimizdeki eserleri değiştiriyoruz.
Aile koleksiyonumuzda şu an 2000’in üzerinde eser var ve koleksiyonumuzu genişletmeye devam ediyoruz. Eserler farklı yerlerde sergileniyor, Gebze’deki fabrika binalarımızda, ofis duvarlarında ve ortak alanlarda… Bunun yanı sıra Bodrum’da 2007 senesinde açmış olduğumuz, Türkiye’nin ilk sanat oteli olan Casa dell’Arte’nin odalarında, tüm ortak alanlarında ve galerilerinde sergileniyor. Koleksiyonu canlı, yaşayan bir varlık gibi düşündüğümüz için aynı eseri çok uzun süre aynı yerde tutmuyoruz, farklı alanlar arasında dolaşımda tutuyoruz. İstiklal Caddesi’nde, Mısır Apartmanı’nın karşısında bir mekanımız daha var, burada da eserler sergilemekteyiz. Koleksiyonumuzu ve koleksiyonerliği alışılagelmiş kalıpların aksine dinamik ve canlı bir formda tutmak, paylaşmak büyük keyif veriyor.
Bu kadar kıymetli eserleri bir otelin tuvaletleri dahil her alanında sergilememiz garipsendi, ama bu eleştirilere hiç kulak asmadık. Fabrika çalışanlarımız ve otel müşterilerimiz bu eserlere bizden fazla kıymet verdiler. Şu an halen aldığımız eserler fabrikalarımızda ve Bodrum'daki otelimiz Casa dell'Arte'de sürekli sergileniyor.
Öncelikle güvendikleri bilgili kişi veya kurumları rehber edinsinler. Bilgiye ulaşmak ve dünyada neler olduğunu takip etmek artık bizim zamanımızdakinden çok daha kolay. Başka koleksiyonerlerin hikayelerini dinlesinler, okusunlar ve yollarını belirlerken kendilerine örnek alsınlar, ancak koleksiyonlarını oluştururken yine de en büyük kriterleri kendi beğenileri olsun, çünkü bir resmi veya bir objeyi her gün karşısına geçip seyredecekseniz onunla gerçek bir ilişki kurmanız şart.
Yine çocuk yaşlarda yapmaya başladığım pul koleksiyonum artık aktif olmasa da hala mevcut. Şu sıralar ilgim daha çok resim ve heykel üzerine ama koleksiyonumuzda farklı objeler ve çeşitli antika eşyalar da bulunmakta. Yine Casa dell'Arte'de sergilenen klasik arabalarımız da var, ama kendimi araba koleksiyoneri diye nitelendiremeyeceğim.
Sanat hem ruhu besler, hem bir yatırım değeri, hem de bir yaşam tarzı oluşmasını sağlar. Sanat insanı büyüten, bakış açısını genişleten bir yatırım, ayrıca koleksiyonerliğin değer yaratmak ve paylaşmak, kültürel üretime destek olmak gibi paha biçilemez getirileri var.
Sanat hem ruhu besler, hem bir yatırım değeri, hem de bir yaşam tarzı oluşmasını sağlar. Sanat insanı büyüten, bakış açısını genişleten bir yatırım, ayrıca koleksiyonerliğin değer yaratmak ve paylaşmak, kültürel üretime destek olmak gibi paha biçilemez getirileri var.
Koleksiyonumun ilk zamanlarında Aydın Cumalı, Yahşi Baraz gibi dostlarıma danışarak resim alırdım. Şu anda bu işlerle sanat departmanımız uğraşıyor. Koleksiyonun korunması ve envanterinin dışında ilgilendiğimiz sanatçıları da bu profesyonel ekip takip ediyor, koleksiyonun geldiği yer itibariyle artık geniş bir çevremiz var ve gerektiğinde yurtiçinde ve yurtdışında uzmanlara danışıyoruz.
Röportaj: Yasemin Elçi, Güliz Özbek Collini