Masumiyet Müzesi, mekanlar, kurumlar, koleksiyonlar başlığını tam anlamıyla dolduran hatta fazlasına tekabül eden bir müze.
Öncelikle bir romancının, yazarın kafasında, hayal gücünde canlanan ve yazı aracılığıyla edebiyat alanında bir kurgu olarak, bir roman olarak varolan bir eser. Daha sonra Orhan Pamuk’un 1990’lardan itibaren romanı yazarken toplamaya başladığı nesnelerle oluşan bir koleksiyon. Ve son olarak gerçekliğe katılan bir müzedir. Yani o güzel deyimle, hayalden hakikate.
1950-200 arası İstanbul hayatını konu alan romanda, kahramanın, aşk uğruna nesneler aracılığıyla yeniden kurduğu dünya, koleksiyonerlik tutkusu hakkında çok şey ifade ediyor.
Müzede romanda anlatılan kahramanların kullandığı, giydiği, işittiği, gördüğü, biriktirdiği, hayal ettiği şeyler dikkatle düzenlenmiş kutu ve vitrinlerde sergileniyor.
Müzeden zevk almak için romanı okumaya gerek yok. Tıpkı romandan zevk almak için müzeyi gezmeye gerek olmadığı gibi. Ama romanı okuyanlar, müzenin çeşit çeşit anlamını daha iyi kavrayacakları gibi, müzeyi gezenler de, romanı okurken fark etmedikleri pek çok şeyi görecekler.
Şeylerin Masumiyeti, Orhan Pamuk'un on beş yılda kurduğu ilginç müzenin hem hikayesi hem de kataloğu. Eşyaların, manzaraların, gündelik hayatımızın tuhaf, göz kamaştırıcı ve sıradan ayrıntılarından yeni anlamlar keşfediyor. Kitap 2012'de Amerika’da yayımlanmış hem en iyi müze ve sergi kataloğu hem de en edebi sanat kitabı yazarı ödüllerine sahip.